Şimdi, laboratuvarlarda havalandırma sistemleri deyince işin şakası yok. Güvenlik, enerji tasarrufu, bir de şu tehlikeli gazlar falan… Gerçekten önemli şeyler. Ama gel gör ki, bu sistemler arada sırada kafayı yiyor ve bir ton sorun çıkartıyor. Derdin kaynağını bulmak, sonra da akıllı bir şekilde çözmek şart. Yoksa laboratuvarda işler sarpa sarar, kimsenin hoşuna gitmez.

En sık karşılaşılan dert: Hava akışı yok denecek kadar az. Hani biri gidip filtreyi pamuk şekerle tıkamış gibi. Genelde filtreler tıkanıyor, kanallarda bir şeyler birikiyor ya da damperler yanlış ayarlanıyor. Yapmanız gereken belli: Filtreleri düzenli kontrol edin, gerekirse değiştirin. Kanalları da gözden geçirin, tıkalıysa açın. Damperler deseniz, doğru çalışıyor mu, emin olun. Yoksa havalandırma falan hikaye olur.

Sonra, hava dağılımı. Bazen hava bir köşede dönüp duruyor, diğer tarafa uğramıyor bile. Sistem tasarımı kötü, menfezler kapalı ya da davlumbazın içine ekipmanları yanlış yerleştirmişsiniz. Biraz düzenleme yapın, engelleri kaldırın, sistemin dengesini bulun. Yoksa bazı köşelerde havadan eser yok.

Gürültü ve titreşim? Of, insanın sinirini bozar. Genellikle gevşek vidalar, yorgun rulmanlar ya da dengesiz fanlar yüzünden oluyor. Sıkın, yenileyin, gerekiyorsa ustadan fan balans ayarı alın.

Bir de şu enerji meselesi var. Sistem sürekli tam gaz çalışıyorsa, boşu boşuna elektrik faturasını kabartıyorsunuz. VAV sistemiyle hava hacmini ayarlayın, Bina Yönetim Sistemi’yle entegre edin. Kullanım arttıkça kapasiteyi artırır, azaldığında düşürür. Hem para cebinizde kalır, hem de güvenlikten ödün vermezsiniz.

Sensörler, alarmlar… Arıza yaparsa geçmiş olsun. Düzenli test edin, kalibrasyon şart. Yoksa sistem uyarı vermez, siz de olan bitenden bihaber kalırsınız.

Özetle; sorunları baştan görün, erkenden çözün. Laboratuvarınız güvenli, verimli, sorunsuz çalışsın. İyi havalandırma, modern laboratuvarın bel kemiği. Başka yolu yok!